Bazı alıntı kelimelerde ünsüzler, Türkçenin hece yapısına aykırı olarak kendilerinden önceki ünlüyle hece kurarlar. Dilimizde sayılı olan bu tür alıntılar aşağıda gösterilmiştir:
Örnekler
|
an'ane |
an'anevî |
bid'at |
cem'an |
cür'et |
cür'etkâr |
cür'etkârlık |
cür'etlenme |
cür'etlenmek |
cür'etli |
cüz'î |
def'aten |
fer'î |
gayrimes'ul |
hal'etmek |
hil'at |
is'at |
iş'ar |
iş'arî |
iz'aç |
iz'an |
iz'anlı |
iz'ansız |
iz'ansızca |
iz'ansızlık |
kat'î |
kat'îleşme |
kat'îleşmek |
kat'iyen |
kat'iyet |
kıt'a |
kur'a |
kur'acı |
Kur'an |
Kur'anıkerim |
mef'ul |
mel'anet |
mel'unmer'i |
mer'iyet |
mes'ul |
mes'uliyet |
mes'uliyetli |
mes'uliyetsiz |
mes'ut |
meş'ale |
meş'um |
müt'anez'etmek |
ric'at |
rik'a |
sun'î |
sun'îlik |
sür'at |
sür'atle |
sür'atlendirme |
sür'atlendirmek |
sür'atlenme |
sür'atlenmek |
sür'atli |
şer'an |
şer'î |
şer’iye |
şuf'a |
tab’an |
tel'in |
tes'it |
vak'a |
ak'anüvis |
vak'anüvislik |
vaz'ıhamil |
vüs'at |
|
|
Aşağıdaki kelimelerde kesmeli durum iyelik eki alındığı zaman ortaya çıkmaktadır:
cem'i kat'ı tab'ı
cüz'ü men'i vaz'ı
def'i nev'i
hal'i sem'i
UZATMA GÖREVİNDEKİ DÜZELTME İŞARETİNİN KULLANILDIĞI SÖZLER DİZİNİ
Düzeltme işareti, hem uzatma hem de inceltme görevinde kullanılmaktadır. inceltme görevinde kullanılan düzeltme işareti, alıntı kelimelerdeki g, k, l seslerinin ince okunmasının söz konusu olduğu durumlarda, bu seslerden sonra gelen a ve u üzerine konmaktadır. inceltme görevindeki düzeltme işareti bu şekilde kurala bağlı olduğu için bu tür kelimelerin listelenmesine gerek görülmemiştir. Ancak uzatma görevindeki düzeltme işareti kurala bağlı değildir. Bu bakımdan bu tür kelimelerin dizininin verilmesinde yarar görülmüştür.
Bilindiği üzere uzatma görevindeki düzeltme işareti de iki durumda kullanılmaktadır. Bunlar aşağıda gösterilmiştir.
1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlüler üzerinde:
Örnekler
|
Doğrusu
|
aciz (güçsüzlük)
|
âciz (güçsüz) |
adem (yokluk) |
âdem (insan) |
adet (sayı) |
âdet (gelenek, alışkanlık) |
akit (sözleşme) |
âkit (sözleşme yapan) |
ala (karışık renkli) |
âlâ (pekiyi) |
alem (bayrak) |
âlem (dünya, evren) |
Ali (kişi adı) |
âli (yüce, yüksek) |
alim (her şeyi bilici) |
âlim (bilgin) |
ama (fakat) |
âmâ (görmez, kör) |
amin (kimya terimi) |
âmin (dua sözü) |
aşık (ayak bileğindeki kemik) |
âşık (vurgun, tutkun) |
ayan (belli, açık) |
âyan (ileri gelenler) |
batın (karın) |
bâtın (iç; gizli) |
dahi (bile) dâhi |
(yaratıcı gücü olan kimse) |
dahil (karışma) |
dâhil (iç, içeri) |
dar (ensiz) |
dâr (ev) |
fani (ışık şiddeti) |
fâni (ölümlü, gelip geçici) |
hadis (Peygamber sözü) |
hâdis (meydana gelen) |
hak (doğruluk) |
hâk (toprak) |
hakim (hikmet sahibi) |
hâkim (yargıç) |
hal (pazar yeri; çözme) |
hâl (durum, vaziyet) |
|
 |
hala (babanın kız kardeşi) |
hâlâ (henüz) |
hasıl (ekin) |
hâsıl (olan, ortaya çıkan) |
haşa (kalın kumaş parçası) |
hâşâ (asla) |
havas (nitelikler) |
havâs (duygular) |
haya (er bezi) hayâ |
(utanma duygusu) |
mani (ruh hastalığı) |
mâni (şiir türü; engel) |
nakil (taşıma) |
nâkil (taşıyan) |
nar (bir meyve) |
nâr (ateş) |
nazım (manzume) |
nâzım (düzenleyen) |
rahim (döl yatağı) |
rahîm (koruyan, merhamet eden) |
sadır (göğüs) |
sâdır (çıkan, görünen) |
sari (bir tür giysi) |
sâri (bulaşıcı) |
şahıs (kimse, kişi) |
şâhıs (sırık) |
şura (şu yer) |
şûra (danışma kurulu) |
tabi (elbette) |
tâbi (bağımlı; basıcı) |
vakıf (para, mülk) |
vâkıf (bilen; vakfeden) |
varis (damar genişlemesi) |
vâris (mirasçı) |
vasi (mirası yöneten) |
vâsi (geniş, engin) |
yad (yabancı) |
yâd (anma) |
yar (uçurum) |
yâr (sevgili) |
zati (zaten) |
zatî (kendine özgü) |
|